FUTBOL VE İŞÇİ SINIFI

1880’li yıllardan itibaren, İngiltere’de futbol daha önceki yıllarda olduğu üzere tekrar işçi sınıfının en önemli serbest zaman etkinliği haline gelmiştir. Futbolun daha fazla kişi tarafından ilgi görmesinde işçilere boş zaman imkânı tanıyan o dönemki fabrika yasalarının gözle görülür etkisi olmuştur. İşçilerin çalışma saatlerinin azalması, cumartesi günleri öğleden sonraların tatil olması ve şehirlerarası ulaşım imkânlarının gelişmesi futbolu yaygınlaştıran faktörlerdendir (Talimciler, 2005, s.67). Bu yıllarda sadece oyuncuların değil seyirci kitlesinin de toplumsal yapısı değişmiştir. 1871 yılında İngiltere kupası ve 1888 yılında dünyanın ilk futbol liginin kurulmasından sonra seyirci sayısının da hızla arttığı görülmüştür. 

“Bu seyirciler daha o zamanlarda günümüzdeki futbol taraftarlarının bütün özelliklerini taşırdı: Deplasmanda oynayan takımlarının gittiği yere gider, kulüp renklerine bürünür ve maalesef kavga ve alkole düşkün olurlardı. Seyirci sayısı muazzam bir hızla artar, güneyin kupaya egemen olduğu dönemde final maçlarına en az 4-5bin seyirci gelirken, bu rakam 1884 yılında 12 bine, 1888’de 27 bine, beş yıl sonra 45 bine, 1901’de ise tam tamına 110bine ulaşır (Stemmler, 2000, s.99)”. 

Döneme damgasını vuran kapitalizm ve onun cisminin en görünür yeri olan fabrikalar, futbolu kendi amaçları doğrultusunda başarıyla kullanmışlardır. Örneğin İngiltere Kraliyet silah ve cephane fabrikasında çalışan işçiler Arsenal takımını, Yorkshire demiryolu işçileri Manchester United’ı, Wollston tersanesi işçileri de Southampton takımlarını kurmuşlardır (Talimciler, 2005, s.67). Fabrika yöneticileri futbolun ne kadar önemli olduğunu o dönemde fark etmişlerdir. Çünkü işçiler bu yolla kendilerini kurumlarına ait hissetmekte ve enerjilerini bu şekilde dışa vurmaktadırlar. 

O dönemde iktidarın futboldan ekonomik bir beklentisi olmamıştır. Futbol, hegemonik söylemin ekonomik olarak değil, ideolojik bir parçası şeklinde toplumsal dolaşıma dâhil olmuştur. Fakat zaman geçtikçe ‘kar mantığı’ futbola sızmış ve futbolu biçimlendirmiştir. Kapitalizmin ekonomik gelişmesini belirleyen düşünsel, etik ve sosyal güçler ile modern sporun ilkelerine damgasını vuran güçlerin aynı zamanda, aynı yerde ortaya çıkmış olmaları, sanayi toplumu ve sporun gelişmesi arasında bir paralel bağ olduğunu göstermektedir (Kurt, Metin ve Atayman, 1997, s.52). 

İngilizlerin futboldaki hegemonyası 1900’lü yılların başında sona ermiş ve dünyanın pek çok yerinde yeni yeni kurulmaya başlayan ülke futbol federasyonları ortak bir platformda buluşma kararı almışlardır.

Arş.Gör.Dr. KADİR MACİT - DOKTORA TEZİ

Yorum Gönder

0 Yorumlar