Tenis ve Zenginlik: Sporun Elit İmajı

  

Tenis 12. Yüzyılda keşfedilmiş olup dört duvar arasında İngiliz ve Fransız asilzadeleri tarafından oynanmaya başlanmıştır. Tenisin Türkiye’ye gelişi ise 1900‘lü yılların başına dayanmaktadır. Ülkeye oyun olarak yayılması ile beraber 1924 yılında Türkiye Tenis Federasyonu kurulmuştur. 


Tenisi diğer spor dallarından ayıran özelliği ise her yerde ve her koşulda oynanamamasıdır. Raket, top, kort ve belli bir alan genişliği gerektiren bu sporun, daha çok elit bir kesim tarafından oynandığını görmekteyiz.


 Bir statü simgesi haline gelen tenisin taraftarı da diğer spor dallarının taraftarlarına göre daha sakin zümre içinde yer alan bireylerdir. Sokaktan çıkan futbolcular görebiliriz, kendisini bir alt yapıda yetiştirerek, lig oyuncusu olabilir veya amatör olarak devam ettirebilir.


 Tenisi bütçe ve maliyet açısından amatör bir şekilde oynamak ve bu sporu devamlı yapabilmek zordur. Örneğin; futbolseverlerin haftanın belirli günleri toplanıp halı sahaya gitmesi her koşulda insan tarafından yapılabilir ama teniste böyle bir şey mümkün değildir. Tamamen ekipman ve malzeme odaklı olan bir spor olduğu için ‘tenisin elit’ imajı diye bir kavram ortaya çıkmış oluyor.

 

 

 

Yorum Gönder

0 Yorumlar